26 Eylül 2015 Cumartesi

Küçük Prens - Le Petit Prince

Fransız yazar ve pilot Antoine de Saint-Exupéry tarafından yazılan ve 1943'te yayımlanan hikâye.
Hikâye, ilk defa, 6 Nisan 1943’te hem Fransızca, hem İngilizce olarak yayımlandı.
210 dil ve lehçeye çevrildi.
Okundu, okundu, okundu.

Küçük prensi, bu kadar okutan neydi ?
Onlarca, kitap yayınlandığı halde, bir pilotun yazdığı bu masalsı kitap, neden, bu kadar aranılan, beğenilen bir eser haline gelmişti ?

Bu kitap, masumiyete, çocuksu düşlere, insanın özgürlüğüne yazılan bir methiyedir.
Bastırılan insanlar ve insanlık, bu masumiyete sahip çıkmıştır.
Kendi hayatlarında yaşayamasalar da, bunun özlemini içlerinde hissetmektedirler.
Bu özlemi dile getiren, kim ve ne olursa olsun, her zaman, beğenilecek, aranacaktır.


Antoine de Saint-Exupéry de, bu noktaya, bu düşüncelere durup dururken gelmedi, elbette.
Hayat hikayesine yakından bakıldığında, Antoine de Saint-Exupéry'nin, adım adım, bu fikirlere evrildiği görülür.
Elbette, aynı olayları yaşayan herkes, bu evrimi yaşayamaz.
Bu da, insanın özgünlüğüdür ve bu özgünlük de, Antoine de Saint-Exupéry'ye kısmet olmuştur.


Eser, kapitalizmin, bağnazlığın, baskının, tekdüzeliğin, hayatın karşısında olan her şeyin derin bir eleştirisidir.
Bu derin eleştiriyi algılayan insanlık, eserin hakkını teslim etmiştir.
Antoine de Saint-Exupéry'nin çölde yaşadıkları, zihninin bu seviyeye ulaşmasına, yardımcı olmuştur.


Evet, bu eser, hayata bir eleştiri ama hayatta, aynı şeyler yaşanmaya devam ediyor.
Antoine de Saint-Exupéry, bu kitabı yayınladı diye, kötülükler, zulümler, tekdüzelikler, ortadan kalkmış değil.
Bir kitabın, bir insanın da, bunları başarmasını beklemek, anlamlı değil zaten.


Bu kitap, sadece, bir özlemi dile getirmiştir, zihinlerin bu konudaki farkındalıklarını artırmıştır, o kadar.
Hayatın değişimi, Dünya'nın değişimi, başka dinamiklerle yürümektedir.
Sermaye sistemi, bütün ağırlığıyla, insanların, toplumların hayatını yönlendirmeye devam etmektedir.
Sermaye sistemi eleştiriliyor diye, sistemin değişmesi ya da ortadan kalkması düşünülemez.


Sermaye sistemi, üzerine aldığı görevi tamamlamadan da, daha ileri seviyelerine dönüşmeyecektir.
Sermaye, toplumları, eserde anlatıldığı gibi, hayatı, insanları, tekdüze hale getirmekte, monotonlaştırmaktadır.
Ancak, bu, aynı zamanda, bir eğitim, bir dönüştürme anlamına da, gelmektedir.
Bu dönüştürmeyi, sermaye sisteminin dışında da, yapacak bir sistem söz konusu değildir.


İnsanlık, sermaye sisteminin baskısı altında ezilirken, aynı zamanda da, yoğrulup, geleceğin insanını oluşturacak nüveleri geliştirmektedir.
Bunlar yaşanmadan, Antoine de Saint-Exupéry'nin özlemini duyduğu insan tipi ortaya çıkmayacaktır.
Antoine de Saint-Exupéry gibi, tek tek insanların o seviyeye ulaşması da, insanlığı, o seviyeye çıkarmayacaktır.


Üretimi ve insanlığı geliştirme görevi, bütün yıkıcı, baskıcı yönlerine rağmen, hala, sermaye sisteminin önünde durmaktadır.
İnsanlık, geliştikçe, bu biçim,  dar gelmeye başladıkça, " ki, bu süreç, özellikle, modern sermaye toplumlarında başlamıştır " yeni biçimler, kendini zorlayacaktır.


Küçük Prens - Le Petit Prince, bir ütopyadır, iyi yürekli, aydınlanmış bir pilotun, hayata, güzel bir bakışıdır.
Özlenen bu hayata varış da, yaşadıklarımız yaşanmadan, mümkün görünmemektedir.
Sevmesek de, insanlığa zarar da, verse, hayatlarımızı çekilmez hale de, getirse, bu varışı da, sermaye sistemine borçlu olacağız.









Cafer Günday