McDonald's'ın hikayesi, Amerika'nın hikayesidir.
Kapitalizmin, yerel zihniyete üstün gelmesinin, sermayenin yayılmasının hikayesidir.
Üretirken, kazancı mı, düşüneceğiz, tüketiciyi mi ?
Sözlerimize bağlı mı, kalacağız, ayağımızdaki prangalardan mı, kurtulacağız ?
Yerel üretici, ürettiği malın kalitesini düşünür.
Sermaye, bu bağdan kurtulur, kazanç, ciro için düşünmeye başlar.
Yerel üreticiye kazandığı yeter, sermayeye bu yetmez, daha da, büyümek ister.
Kanaatkarlık, sermayede yoktur.
Yerel düşünce, sermayenin önünde engeldir.
Sermaye, küreselleşmek için, yerel, kısıtlı düşünceden kurtulmak zorundadır.
Bu, aynı zamanda, üretimde, teknolojide gelişme demektir.
Daha ucuza nasıl üretirim, maliyetlerimi nasıl aşağı çekerim düşüncesi, sermayenin zihnini sürekli meşgul eder.
Hırsı ve kazanmayı günah gören din, sermayenin önünde engeldir.
Eşinin kendisine zaman ayırmasını isteyen kadın, hırsının önünde engeldir.
Maliyetlerin aşağı çekilmesini istemeyen yerel düşünce, sermayenin önünde engeldir.
Sermaye sahibi bütün bu engellerden kurtulur ve kendisi gibi düşünenleri bulur, onlarla birlikte yoluna devam eder.
Kurucunun zihni sadece franchisinge yeterken, birden kazancı artıracak bir fikir gelişir.
Bu, sistemin kazancını katlayarak artırır.
Bu büyüme, dar gelen, engelleyenlerin de, tasfiyesini beraberinde getirir.
Yerel pazar, ulusal pazara, ulusal pazar, uluslararası pazara dönüşür.
Cirolar katlayara artar ve bir dev doğar.
Tüketici de, nihayetinde bir ayak bağıdır sermayeye göre.
Ama kendisini var eden de, tüketicidir.
Sermaye ne kadar büyürse büyüsün, gelir tüketiciye çarpar.
Sermaye, ne kadar büyürse büyüsün, gelir, insana, emeğe çarpar.
Kendini dizginleyemeyen sermaye, bu kez de, bozunmaya başlar.
Kazanç artırmak için sağlıkla oynar, insanları kendine bağımlı hale getirmek için türlü kurgular geliştirir.
Büyüdükçe yeni biçimler bulma ihtiyacı ortaya çıkar.
Yedikçe acıkan, acıktıkça yiyen bir kısır döngüye girer.
Bu, hem kendine zarardır, hem de karşısındakine.
Geliştikçe, büyüdükçe, kendi kendini sakatlayan, sabote eden bir yapıya dönüşür.
Mutluluk yerine, mutsuzluk götürmeye başlar.
Sağlık yerine hastalık taşır.
Barış yerine savaş ister.
Dünya'yı içinden çıkılmaz bir hale getirir.
Ve dönüşüm başlar.
Milkshakelerde tekrar dondurmaya dönülür.
Tüketici daha çok gözetilmeye başlanır.
Savaşın götürüsü, getirisini aşmaya başlar, barış çabaları yeşerir.
Obez nüfusu artar, nesiller hastalanır, iyileştirme faaliyetleri devreye girer.
Suç artar, rehabilitasyon çabaları yoğunlaşır.
Herkes, uyuşturucu müptelası ve alkolik olur, tedavisi başlar.
Ruh hastalıkları artar, toplum iyileştirilmeye uğraşılır.
Yerküre kirlenir, türler yok olur, kirlilik önlenmeye çalışılır.
McDonald's Amerika'dır ve Amerika dönüşmektedir.
Cafer Günday