10 Nisan 2017 Pazartesi

Alaturkayla Alafranga Arasındaki Fark...

" Yolculardan biri ‘İnemezsiniz' dedi. Pilot ‘Neden' diye sorunca, ‘Ben 200 TL verdim, niye iniyorsunuz. Bize 1 saat dediniz' diye kadın tepki gösterdi. Pilot bunun üzerine ‘Hava şartları uymuyor, tehlikeli bir şey olabilir. İnmek zorundayız' dedi. "


Kapadokya'da trajik balon kazasında, 1 kişi öldü, 20 kişi yaralandı. Kazanın nedenini öğrendikten sonra, buna kaza demek de, doğru değil.
Hanımefendi, tam topraklarımıza özgü zihniyetini sergilemiş ve bu kazanın, ölen yaralanan insanların sorumlusu olmuş.
Pilot da, tam profesyonel davranmamış, hanımefendiyle tartışma neticesinde, balonun kontrolünü tam yapamamış, bu üzücü kaza meydana gelmiş.

Yeri geldiğinde eleştirmekten geri durmadığımız, " efelendiğimiz " "alafrangalılar ", akıl toplumlarının insanları, bu hanımefendinin sergilediği tavrı sergilemezler.
Japonya'da, Avrupa'da bir balona binseniz, pilot bu uyarıyı yapsa, hiç bir Japon, hiç bir Avrupa'lı bu hanımefendinin yaptığı itirazı yapmaz.

Neden ülkemiz fakir, neden Avrupa Birliği'ne alınmıyoruz, neden teknolojide geriyiz, neden bir çok başarı sıralamasında altlarda, başarısızlık sıralamalarında üstlerdeyiz.
Neden olimpiyatlarda dökülüyoruz, neden uluslararası başarılarımız yok.

Bu nedenlerin cevabını, hanımefendi bu tavrıyla bir kelimede özetlemiş. Ne yazık ki, topraklarımız bu zihniyeti üretiyor. Başarısızlıklarımızın nedenlerini ararken, " düşmanı " dışarıda değil, kendimizde aramamız gerektiğini hanımefendi bize söylüyor.

Balonun yüksek gerilim hattına çarptığı gibi biz de, Alafrangalılara, Dünya'nın gerçeklerine çarpıp duruyoruz.
Fakat burada yaptığımız gibi kazanın suçunu hanımefendide değil, pilotta, yüksek gerilim hattında aramaya, onları suçlamaya devam ediyoruz.


Suçlu, kazaya neden olan hanımefendinin olaylara bakış açısı, zihniyetidir. Bunu anladığımızda, biz de, yüksek gerilim tellerine çarpmaktan kurtulacağız.






Cafer Günday