Kutsal kitapların yazdığına göre, Nuh’un Gemisi'nin tufana tutulması olayı, kısaca şöyledir:
Tanrı’ya inanan, onun yolunda yürüyen Nuh Peygamber zamanında, yeryüzü bozulmuş, insanoğlu doğru yoldan çıkmıştı. Bunun üzerine, Tanrı öfkelendi, insanları yok etmeye karar verdi. Nuh’a da, bir gemi yapmasını bildirdi. Bu gemi, 300 arşın boyunda, 50 arşın eninde, 30 arşın yüksekliğinde olacak, 3 katlı olarak inşa edilecekti. İçerisi ışıklı olacak, kapısı yandan yapılacak, içi, dışı da ziftlenecekti. Tanrı: “… göklerin altında kendisinde hayat nefesi olan bütün beşeri yok etmek için, tufan getireceğim, hepsi ölecek!” diye buyurdu. Nuh gemiyi yaptı. Tanrı’nın buyruğu gereğince,yeryüzündeki hayvanların temizlerinden yedi erkek, yedi dişi, temiz olmayanlarından iki erkek, iki dişi, sürüngenlerden iki erkek, iki dişi, kuşlardan da yedi erkek, yedi dişi seçip gemisine aldı. Gemiye yeter miktarda yiyecek de yükledi. Kendisi, karısı, oğulları Sam, Ham, Yasef ve eşleri de gemiye bindiler, kapıları kapadılar. Yedi gün sonra, bardaktan boşanırcasına yağmur yağmaya başladı. Kırk gün, kırk gece hiç durmamacasına yağdı.
Yeryüzünü baştanbaşa sular kapladı. Nuh’un gemisine binmeyen nekadar insan, hayvan varsa hepsi öldü. Yalnız gemidekiler sağ kaldılar. Aradan 150 gün geçtikten sonra, sular yavaş yavaş azalmaya başladı. Nuh’un gemisi Ararat (Ağrı) Dağı’nın üstüne oturmuştu. Nuh, geminin penceresini açtı; suların büsbütün çekilip çekilmediğini öğrensinler deye, önce kuzgunu, sonra da güvercini dışarıya gönderdi. Güvercin, konacak yer bulamayınca, geri döndü. Bunun üzerine, Nuh yedi gün daha bekledi. Sonra, güvercini bir kez daha dışarı saldı. Güvercin, ağzında yeni koparılmış bir zeytin dalıyla, gemiye döndü. Sular çekilmişti. Tanrı’nın buyruğu üzerine, gemiden çıktılar; yeryüzüne dağılıp yeniden çoğaldılar. Kaynak : http://www.efsaneler.net/nuhun-gemisi-ve-tufani-efsanesi/
İnsanlar doğru yoldan sapınca, felaketler artar.
İnsanların yoldan saptığı bir tarihsel dönem yaşıyoruz.
O nedenle de, savaşlarda, hastalıklarda, kavgalarda, çekişmelerde, anlaşmazlıklarda milyonlarca insan ölüyor, sakat kalıyor, yokluk çekiyor.
Nuh'un Gemisi'ni bir efsane ya da gerçek olarak düşünebilirsiniz.
Her ikisinde de sonuç değişmez.
Yoldan sapanlar helak olacaktır.
Yoldan sapanlar cezalandırılacaktır.
Yola dönenler, kendini koruyanlar, bu felaketlerden korunabilecektir.
Aksi takdirde toplumlar kargaşa içinde çıkmaz sokaklara sapacaklardır.
Bu yazıda, işin politik yönünü değil sağlık yönünü vurgulamaya çalışacağız.
Dünya hiç bugünkü besin kirliliğini daha önce yaşamadı.
İnsan sağlığının bu seviyede tehdit edildiği bir dönem olmadı.
Yani içinde bulunduğumuz sağlık riskleri ilktir ve yüksektir.
Nitekim kronik hastalanma, kanser, şeker hastalığı, obezite rakamları bunu desteklemektedir.
Dedem şöyle çok yerdi ama 100 yaşında öldü.
Ninem şöyle yaptı ama 105 sene yaşadı.
Fakat yaşadıkları ortamı unutmayalım.
Biz o şartları yaşamıyoruz.
Bizler, özellikle metropollerde yaşayanlar zehir bombardımanına tutuluyoruz.
Bedenlerimiz feryat ediyor ama bizler o feryadı duymakta zorlanıyoruz.
Derin bir uykuda uyumaya devam ediyoruz.
Sanki biz bu ortamdan uzaktayız gibi davranıyoruz.
Hayır, sürekli beslenen ve hiç aç kalmayan kim olursa olsun bedeni toksiktir.
Ve bu toksisite kaçınılmaz olarak kronik hastalığı üretecektir.
Rakamlar korkunç ve daha da korkunçlaşacak.
Sağlık ve ilaç şirketleri iyileştirmekten çok kronik hastalıkların sürmesini ve ömür boyu ilaç ve tedavi bağımlılığını tercih ediyorlar.
Yaşama umudu kalmayan bir kanser hastasının tedavisi için geliştirilen sistemin kişi başına maliyeti 373 bin dolar ve yaşam garantisi veremiyor.
Kendini korumayı başaranlar bu felaketleri yaşamayacak.
Koruyamayanlar, bu hastalıklarla boğuşacak ve bir daha hastalanmadan önceki gibi iyileşemeyecek.
Biz meseleyi abartmıyoruz.
Meselenin kendisi abartılı ve vahim.
Eğer sürekli besleniyorsanız ve hiç aç kalmıyorsanız, bedeninizde hastalıkların derece derece ilerlediğinden emin olabilirsiniz.
Ne kadar iyi ve seçici besleniyorum derseniz diyin bundan kaçınılamaz.
O nedenle, günde iki öğün veya günde tek öğün beslenmeye geçenler, " Nuh'un Gemisi'ne " binmiş olacaklar ve başlarına gelebilecek olan sağlık felaketlerinden korunabileceklerdir.
Günde iki öğün ve günde tek öğün beslenme bir korunma kalkanıdır.
Evet Sevgili dostlar, en kısa sürede günde iki öğün veya günde tek öğün beslenmeye geçin ve " Nuh'un Gemisi'ne " binin, kendinizi kirlenmiş gıda ve sağlık ortamından koruyun.
Cafer Günday