27 Ocak 2015 Salı

Petrol Bitiyor, Yeni bir Dünya Başlıyor...

Petrol bitiyor...
Yeni enerji kaynakları devreye girmeye başladı.
Petrolsüz bir Dünya, nasıl olacak ?



Ülkeler, elektrik enerjisi başta olmak üzere, Güneş ve rüzgar enerjisine kayıyor.
Başka, yeni, bilinmeyen enerji kaynaklarıyla ilgili araştırmalar da, yoğun biçimde devam ediyor.
Çünkü enerjisini ucuzlatan, Dünya sermaye sisteminde, öne geçecek.
Eski, pahalı enerji sistemleriyle devam eden ekonomiler, küçülecek, yok olmaya kadar gidecek.




Dünya pazar paylarını kaybetmek istemeyen, çoğaltmak isteyen, uluslararası devasa şirketler, mecbur kalıyorlar, daha ucuz enerji sistemlerine yönelmeye.
O halde, petrol, artık, demode bir enerji sistemi olmaya doğru yaklaştı.
Petrolün pisliği, pahalılığı, insanlığı, fazlasıyla rahatsız etmeye başladı.


Tak çatına Güneş enerji sistemini, bağımsız enerji kaynağını kur.
Bir kere ödeme yap ve ondan sonra, enerjini kendin sağla.
Aracın, elektrikli olsun ve çatıdan sağladığın enerjinden doldur aracının aküsünü.
Tarlada sulamanı, Güneş'ten sağla.




Yeni enerji kaynakları görülüyor ki, insanları, merkezi enerji hatlarına bağımlılıktan kurtaracak.
Artık, petrol rantı, enerji rantı dönemi, geride kalıyor.
Dünya sermaye sistemi, bir kez daha, üstelik, çok derinden, hayatı ucuzlatmış olacak.
Bunu istemeyerek de, olsa, yapacak.
Enerjiyi, bedelsiz, doğal yoldan kullanacağımız günler, çok uzakta değil.



Petrolden zenginleşen, petrol parasıyla, yan gelip yatan ülkeler, ne olacak peki ?
Yoksulluğun pençesine düşecekler, elbette.
Yüzyıla yakın zamandan beri, Dünya'yı vantuz gibi emen petrol tekeli ülkelerin cenaze marşı çalınmaya hazırlanıyor.




Dünya sermaye sistemi, yakıp yıkmasına rağmen, bir kez daha, insanlığa dev bir adım attırıyor.









Cafer Günday





26 Ocak 2015 Pazartesi

Tarkovski Olmak Ya da Olmamak!

  


  Andrey Arsenyeviç Tarkovski (Rusça: Андрей Арсеньевич Тарковский) (4 Nisan 1932 - 29 Aralık 1986), Rus film yönetmeni, yazar ve aktör. Sinema tarihinin önemli yönetmenlerinden biridir. Sergei Paradzhanov'la birlikte Glasnost öncesi kuşağın en iyi yönetmeni olarak kabul edilir. Şiirsel sinemanın önde gelen isimlerindendir. Kaynak : Vikipedi.




Dün, üzülerek, buruk bir duyguyla seyrettim.

    Yüksek bir duvarın önünde duran , bu duvarı çıkmak isteyen ama çıkma ihtimali olmayan bir yönetmenin acısını hissettim.

Duvarı çıkamayacak olmasının iki yönlü nedeni var, kanımca.

 Birincisi, yetenek, deha, doğuştan gelir, sonradan edinilmez.

 Eğer, bir dahi değilseniz, dahi olmaya uğraşmanız boşunadır.

Çok çalışır, başarılı olursunuz ama dahi olamazsınız.

İkincisi de, ülkemizin zihni yapısıdır.

 Biz, bir akıl toplumu değiliz.

Dolayısıyla, aklın ürünlerine de, çok fazla kıymet vermeyiz.

Bizim sanatçılarımız, toplumsal genetiğimiz değişmediği sürece, " güdük " kalmaya, mahkumdur.

Sayın yönetmen, reklam filmi çevirsin, parasını kazansın, ondan sonra da, bu Dünya'dan göçüp gitsin.

Zaten, bir Türk " Tarkovski'si " olacaksa da, olacaktır, bunun için, kimsenin aklına ihtiyacı olmaz.



Fakat, o seviyede bir film çevirdiğinde de, ödülünü, bu memleket vermeyecektir.


Cafer Günday

14 Ocak 2015 Çarşamba

Dinler Savaşına mı, Gidiyoruz ?

Görüntü öyledir.
Ancak, işin aslı, öyle değildir.
Dünya sermaye sistemi, bir duvara gelmiş dayanmıştır.
Bu duvar, sermaye sistemiyle eklemleşemeyen toplumlarla ilgilidir.
Din, bunun, görünen yüzüdür.




Dünya, sermayeleşecektir.
Sermaye sistemi, bütün Dünya'yı, ülkeleri, ekonomileri, insanları, kendi sistemi içine alacaktır.
Bu, kaçınılmazdır.
Direnç, bu sürecin geldiği noktayla ilgilidir.
Sistemin, kendi gerçekleri vardır.
Kendi hayat biçimleri, işleyiş tarzı vardır.
Bu tarz, ülkeden ülkeye, kişiden kişiye farklılık göstermekle birlikte, öz olarak, değişmez.


Sermaye formu, bellidir ve sermaye, bu formu gerçekleştirmek için, bu forma uymayanları uydurmak için, çabalar.
Mesele, bu forma uymayan toplumları, dinleri, inançları, insanları, bu forma uydurma meselesidir.
İslamiyet de dahil olmak üzere, bir çok din, bu formdan uzaktır.
Bu dinler, insanları, sermaye sisteminin gereklerinden uzak tutmaktadır.




Öyleyse, bu inanç sistemleri, sermayeyle uyumlulaştırılmalıdır.
Bu, zor ve meşakkatli bir süreçtir.
Binlerce seneden beri, zihinlere yerleşen inanç sistemleri, bir günde, ortadan kalkmazlar.
Özellikle, dogmatik, değişmezliğine inanılan inanç sistemlerinde, bu entegrasyon daha da, zor olmaktadır.


Dünya'da yaşanan bu toz dumanın arkasında, dogmatizmi çözme, bütün inanç sistemlerini, sermaye sistemiyle barıştırma, buluşturma çabası vardır.
Bu çaba, şöyle ya da böyle, başarıya ulaşacaktır.
Ancak, direnç arttıkça, sermayenin müdahalesi de, orantılı olarak artacaktır.




Burada, dinlere, inanç sistemlerine, toplumlara, insanlara düşen, sermaye sistemine, kendi inanç sistemleriyle karşı çıkmak değildir.
Modern sermaye toplumunun formlarını benimseyerek, sistemdeki konumunu almaktır.
Eğer, bir çaba gösterilecekse, bu, sermaye sistemi içinde, bu sistemin kurumlarıyla gösterilmelidir.
Dışarıdan gösterilecek çabalar, başarısızlıkla neticelenecektir.



Sermaye, kendi mükemmel formuna ulaşmadan, dönüşmez.
Bir yandan, formun mükemmel belirtileri, modern sermaye toplumlarında görülmeye başlamıştır.
Diğer yanda da, Dünya'nın diğer kısmı, bu formdan çok uzaktadır.
Sermayenin yıkıcı yüzüyle, dinsel temelde uğraşmak, anlamsızdır ve başarısızlık kaçınılmazdır.




O halde, dinlere, inanç sistemlerine düşen, yok olmamak için, bir an önce, sermayeyle eklemleşme çabalarını hızlandırmak olmalıdır.
Aksi, takdirde, sermaye sistemi, kendi acımasız uygulamalarıyla, bu eklemleştirmeyi, yozlaştırarak gözden düşürerek, ortadan kaldırarak gerçekleştirecektir.




Bu alt - üstlükte kazanan, modern sermaye toplumları ve uluslararası sermaye sistemi olacaktır.









Cafer Günday