26 Ağustos 2015 Çarşamba

" İrlandalı Turist "

Birden, yüreğimize bir su serpildi.
" Oh olsun " dedik.
Hepimiz, birden, " İrlandalı Turistin " safına geçtik.
" Vur " dedik, " Biraz daha vur ", " Yere ser hepsini ".


İçimizde, yılların birikmişliğini, henüz, adını bile bilmediğimiz, o yiğit insan, dile getirdi.
Hangimiz, bir esnaf tarafından aldatılmadık, sözlü tacize uğramadık ki.
Pazarların, semtlerin kabadayıları olmadılar ki.
Hangimizin, taksici, dolmuşçu esnafıyla bir çekişmesi, aldatılmamışlığı olmadı ki.


Görüntüleri izleyince, " İşte, bu " dedik.
Kahramanımız geldi.
Kurtarıcımız.
Vurdu vurdu, sere serdi.


Toplumsal linci, ekranların başında yaşadık.
Sanki, o yumrukları biz vuruyorduk.
Kıstırılmış bir toplumun, öfkesiyle, " Vur " dedik, " Bir daha vur "
Bir de, üstlerine çık, zıpla, tekmele onları.



Esnaf teşkilatının ortaya çıkıp, olayı kınamasını beklerdik.
Adalet sisteminin, o mahalle kabadayılarını, cezaevine koymasını isterdik.
Ama bu kadar işte.
" İrlandalı Turist " papucun başka yerlerde, bu memleketteki kadar ucuz olmadığını gösterdi.
Orada kalacak, toplum hayatı, kaldığı yerden devam edecek.
Haksızlıklar, hoyratlıklar, bitmeyecek.


Yine aldatılacağız, yine, " Almazsan alma " denecek.
" İşine gelirse " denecek.
Sesini biraz yükseltsen, sinek gibi başına üşüşecekler.
Biz de, susacağız.



Ama olsun.
O, bizim kahramanımız.
Aslan abimiz.
" İrlandalı Turist " seni, kalbimize yerleştirdik.
Sen, bizim, medar - ı iftiharımızsın.










Cafer Günday














7 Ağustos 2015 Cuma

Ülkemizden, Neden, Bilim İnsanı, Çıkmıyor ?

Bugün, masada deney yapmaya çalışan bir çocuğun önünden, annesinin pet şişeyi aldığını gösteren ve sosyal medyada yayılan bir video izledik.
Bu video, bizde, neden, Bilim İnsanının yetişmediğini gözler önüne seriyordu.
Acaba, öyle mi, bu, bu kadar basit mi ?


Bilime ve sanata kaynaklık eden ülkelerde, toplumlarda, bu işler, daha acımasız.
Rekabet, kıskançlık, yoksulluk, engelleme, bir pet şişesinin alınması gibi, basit de, değil.
Bu engellere rağmen, Bilim, sanat ilerledi, gelişti.
Hatta, Bilimi, sanatı üreten insanların çoğu, yokluk ve çile içinde hayatlarını tamamladılar.
Mezarı bilinemeyenler, kimsesizler mezarlıklarına gömülen Bilim insanı ve sanatçılar da, az değil.


Bizim, bu videoya kurtarıcı olarak sarılmamızın nedeni, daha derinlerde gizli.
Biz, aslında, yetenekliyiz ama şartlar iyi değil.
Bizi bıraksalar, Bilimi de, sanatı da, yerinden oynatırız ama ah, bir bıraksalar.
Bizi, anne - babamız da, engelliyor, toplum da, devlet de, diğer ülkeler de, sermaye de, gayr-ı müslümler de.
Herkes, bize karşı, bizden korkuyorlar o nedenle de, ayağımıza, sürekli çelme takıyorlar.


İşin aslı, böyle değil.
Eğer, o çocuk, önünden pet şişe alındığı için, Bilim İnsanı olmayacaksa, olamayacaksa, bunun, pet şişeyle bir ilgisi olmaz.
Gider, kömürlükte, aynı deneyi yapar.
Sokakta yapar, açık arazide yapar, belli bir yaşa gelince evi terk eder, gerekirse, ülkesini terk eder, deneyini yine yapar.
Eğer, önündeki pet şişe alındığı için, küsüp, deneylerinden vazgeçiyorsa, o, zaten Bilim insanı olamaz.
Onu engelleyen de, annesi değildir, olamaz.


Bunlar, hep, bizim, kendimize söylediğimiz, derinlerde yatan komplekslerimizi okşadığımız savunma mekanizmalarımız.
Kimse, kimseyi engelleyemez.
Kişi ya da toplum, varmak istediği yere varır.
Bulmak istediğini bulur, elde etmek istediğini elde eder.
Sizin, Bilim ve sanatta, esameniz okunmuyorsa, bunun, dışsal şartlarla bir ilgisi yoktur.
Siz, öyle değilsiniz, demektir.
Aksi takdirde, kişisel çabalarıyla, Dünya'ya şapka çıkartan Bilim insanlarınıza sahip çıkmayı becerirdiniz.


Olana sahip çıkmıyorsunuz ki, önündeki pet şişesi alınan çocuğu Bilim İnsanı olarak yetiştirebilesiniz.
Oktay Sinanoğlu, Dünya'nın en genç profesör olan Bilim İnsanımızdır.
Politik görüşlerini beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz, ama Bilim insanı kimliğini tartışamazsınız bile.
Sinanoğlu, muhtemelen, küs gitti memleketine.
İhsan Ketin, Kuzey Anadolu Fay Zonunu kavramlaştıran, bulan Bilim İnsanımızdır.
Eşinin söylediğine göre, küs gitmiştir memleketine.
Daha, bu iki kıymetli isim gibi niceleri var.



Kendi zihni yapımızın, Bilimi ve Sanatı engellediğinin farkına varamadığımız sürece, daha çok, bu video gibi " züğürt tesellisi " ararız.
Kendi içsel dinamiklerimiz, reform yapmaktan, yenilenmekten, devirmekten, yeniyi kurmaktan uzak olduğu için, kör kuyularda debelenip duruyoruz.
Bizi de, engel sandığımız dışarıdan gelenler değiştiriyor, kendi iç dinamiklerimiz değil.
Biz, kullanıcıyız, tüketiciyiz. üretilen Bilimi de, kullanıyoruz, sanatı da.




Kendimizi kandırmayalım, o çocuğumuzun Bilim İnsanı olmasını engelleyen, önündeki pet şişenin alınması değil. Onun zihnindeki prangaların kendisi, engel olan.
Artık genetik şifrelere işlemeye başlamış olan, o içsel engeller.
" Pet şişe " de, kurtuluş sembolümüz oluveriyor.









Cafer Günday