7 Mart 2015 Cumartesi

Bitiş Alametleri...

Her şeyin, bir başı var, bir de, sonu...
Gelen de, belli olur, gidecek olan da...

Hamilelik ilerlediğinde, doğum yaklaştığında, işaretler bellidir.
Nişan ve kasılmalarla birlikte sancı veya suyun gelmesi, doğumun başladığının işaretleridir.
Ani, beklenmedik ölümler hariç, doğal ölümün geldiği de, belli olur.
İştah kaybı,  Fazlasıyla yorgunluk ve uyku,  Giderek artan fiziksel güçsüzlük,  Zihnin bulanıklaşması ve yönelim kaybı,  Zor nefes alma,  Sosyal geri çekilme, İdrara çıkmada değişiklikler, Ayak ve bileklerde şişme, Parmak uçlarında soğukluk, Alacalı damarlar.
Bunlar da, doğal ölümün işaretleri olarak görülür.

Sosyal ölümler, var mıdır ?
Olmaz mı, devletler, toplumlar, siyasi partiler, örgütlenmeler, kurumlar, doğarlar ve ölürler.
Bu yaşam sürelerinin peryodları, farklıdır.
600 sene süren devletler olduğu gibi, 10.000 sene süren, toplumlar vardır.
Kısa sürede, Dünya sahnesinden silinen devlet ve toplum sayısı da, az değildir.

Siyasi dönemler de, doğarlar, gelişirler ve yaşlanırlar, yıpranırlar, ölürler.
Yerini, yeni, dinamik oluşumlara bırakırlar.
Bu dönemler, değişimin hızlı olduğu toplumlarda, kısa sürer.

Ülkemizde, bu dönemler, 10 - 20 sene aralığında sürmektedir.
Şu ya da, bu biçimde, radikal değişimler yaşanmaktadır.
Gelen, gideceğini düşünmeden, davranmaktadır.
Halbuki, aynı kaderi, kendinden öncekiler gibi yaşayacaktır.

Toplumumuz, yeni gelen kadroları, bir değirmen gibi, hızla öğütmekte, kendine benzetmektedir.
İşe hızlı başlayan siyasi kadrolar, zaman içinde, dejenere olmakta, bozunmaktan kaçamamaktadır.
Toplumun dokusuna işleyen rüşvet, iltimas, adam kayırma, kadrolaşma, her siyasi kadronun sonunu hazırlamaktadır.


Ekonominin istikrarsızlığı, verimli olmaması, Dünya rekabetinde, geri planda olması, üretim kalitesinin düşük olması, sermaye azlığı, ekonominin kırılganlığı, savurganlık, pahalı devlet hizmetleri, aşırı vergilendirme, devletin hantallığı, bürokratik ve askeri hakimiyet, siyasi kadroların çöküşünü hızlandırmaktadır.

Zaman içinde, işe hevesle başlayan kadrolar, paylaşım, rant kavgasına girmektedir.
Zaman geçtikçe, küskünler, artmaktadır.
Beklentilerin hepsi karşılanamadığı için, umutlar, umutsuzluğa dönüşmektedir.
İktidardaki kadroların hata yapması kaçınılmazdır.
Bu hatalar, zaman içinde birikmekte, dejenerasyonu hızlandırmaktadır.

Zihinlerde, son yaklaşıyor görüşü, ağırlık kazanmaya başlar.
Kopmalar artar.
Yeni, güç merkezleri oluşmaya başlar.
Liderlik mekanizması, gücünü kaybetmeye doğru yol alır.

Derin meselelerle uğraşma, uluslararası ilişkilerin dinamikliği, kadroları yorar, yıpratır.
Dünya güçler dengesi, güçlü devletlerin zorlayıcı tutumları, tabanla, iktidarı karşı karşıya getirir ister istemez.
Hoşnutsuzluk artmaya başlar.
Bireysel hoşnutsuzluk, sokağa taşmaya başlar.
Sokağa taşan hoşnutsuzluk, ülkemiz toplumsal yapısı gereği, sert karşılık görür.

Tansiyon yükseldikçe, olumsuz haberler geldikçe, prestij, kabul edilirlik, onay, azalmaya başlar.
Siyasi kadrolar, kendi dar gruplarına geriler, toplumsal destek azalır.
Desteği artırma çabaları da, bir fayda etmez.
Artık, düşüş süreci başlamıştır, durdurmaya, kimsenin gücü yetmez.



Bitişin geldiğini kabul etmek, bitiş sürecini yumuşatır.
Kabul etmemek, süreci sertleştirir ama sonucu değiştirmez.








Cafer Günday


















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder