13 Kasım 2014 Perşembe

Sermaye Sisteminin Geliştirici ve Yok Edici Yönleri...

İhtiyaç olmayan organ, yok olur.
İhtiyaç olmayan sistem, ortadan kalkar.
Sermaye sistemi, halen, insanlığın ihtiyacı olan bir ekonomik sistemdir.
Dolayısıyla, yapacağı işler, henüz, tamamlanmamıştır.



Ülkemiz, sermaye sistemiyle, tam entegre olmamıştır.
Uluslararası sermaye de, ülkemizle, tam anlamıyla entegre değildir.
İçinde bulunduğumuz süreç, hem, sermaye sisteminin kurumlaşması, hem de, uluslararası sermayeyle entegrasyon sürecidir.
Yaşadıklarımız, bu yeni yapılanmanın sonuçlarıdır.




Sermaye sistemi, insanlığı, bir noktadan almış, taşımaktadır.
Uzun bir süre de, taşımaya devam edecektir.
Sistem, bir topluma yerleşirken, kurumlaşırken, yaptıklarının yanında, yıktıkları da, olmaktadır.
Sistemin, tabiatın devamlılığı, insanın mutluluğu gibi kaygıları yoktur.
Sistem, kendi naturasını gerçekleştirir.
Bu gerçekleşme sırasında, yıkacağını yıkar, yapacağını da, yapar.




Sermaye sisteminin yıktıklarını, sistemin kendisinin tamir etmesini beklemek, anlamlı değildir.
Sistem, bütün insanları, kendine çalıştırana kadar, ilerlemeye devam eder.
Sistem, kendi haline bırakıldığında, bütün insanları, sermaye sahiplerini, çalışanları, toplumun bütün kesimlerini, kendinin kölesi haline getirir.
Herkes, sermaye sistemine çalışmaya başlar.
Tabiat da, hayvanlar da, sermaye sisteminin parçası olur ve onun kurallarına göre biçim alır.


Sermaye sistemi, bütün kurumlarıyla, toplumu esir aldığında, amacı, insan ve tabiat olmadığı için, bu konularda, yıkım getirir.
Sermaye, büyür, merkezileşir ama bunu, insanların mutsuzluğu, hayatı, canı pahasına, tabiatı, hayvanları yok etme pahasına gerçekleştirir.



Sermaye sistemi, kontrol altına alınmadıkça, hırçınlaşır ve agresifleşir.
Yok edici özelliği, öne çıkar.
Aslında, sistemin amacı, yok etme değildir.
Fakat, ne pahasına olursa olsun birikme ve merkezileşme çabası, yok etmeyi de, beraberinde getirir.



Sistem, sistem dışı duran ve sermayeleşebilecek bütün değerleri, sistemin içine çeker.
Araziler, su kaynakları, üretim dışı işgücü, ağaçlar, tabiat, göller, ırmaklar, denizler, hayvanlar, hızla, sermayeleştirilir.
Ve bu değerler, sermayenin çoğalması, birikim için, kullanılmaya başlanır.
İşgücünü eğitir, üretime çeker.
Bu, kaçınılmaz bir süreçtir.
Bu, acılı bir süreçtir.
Ülkemiz, bu süreçle, yeni yeni, tanışmaktadır.



Modern sermaye toplumları, bu süreçleri geride bırakmış ve kendi içinde, sistemi, belli ölçülerde ehlileştirebilmiştir.
Kurallarla, hukukla, sistem, zincirlenmiştir.
Ancak, yine de, sistemin, zarar verici yönleri, tamamen yok edilemez.
Fakat, insanlık, hala, bu sistemi aşma seviyesine gelmediği için, birlikte yaşamaya da, devam edecektir.


Bugün, teknolojinin geldiği nokta, sermaye sisteminin eseridir.
Üretimin merkezileşmesi, yığın üretimi, yine, sistemin başarısıdır.
Mal ve hizmet üretiminin ucuzlaması, yığınların kullanımına sunulması da, sistemin başarıları arasındadır.
Toplumların üretim sürecinde eğitilmeleri, rekabetin getirdiği, işletme içi verimlilik kavramları, sistemin olmazsa olmazlarındandır.


Sermaye sistemi, insanlığa, üretim, çoğaltma ve merkezileşme temelinde yön çizer.
Bu çerçevede, diğer unsurlar, geri planda kalır.
Bu çerçevenin gerisinde bulunan toplumları, bu çizgiye kadar ilerletir, geliştirir.
Dolayısıyla, sistemle bütünleşmemiş toplumların kalıplarını kırar, üretime çeker, diğer anlayışları silikleştirir, yok eder.
İnsanlar arasındaki yapay ayrımları ortadan kaldırır ve üretimdeki konumlarına göre, yeniden biçimlendirir.



Bizim, toplum olarak, sermaye sisteminden geri olan çok yönümüz var.
Bu yönlerimiz törpülenene, yok olana kadar, acı çekeceğiz.
Sistem, kendisini, bize, öğretecektir, öğretmeye de, başlamıştır.
Mesele, ağaçlar söküldü, AVM'ler dikildi, sularımız parselleniyor, insanımız, madenlerde, iş facialarında, hayatını kaybediyor meselesi değildir.
Mesele, daha derindir, bizim, sermaye sistemiyle eklemleşme meselemizdir.


Modern sermaye toplumlarının geldiği seviyeye geldiğimizde, sermaye sistemiyle eklemleştiğimizde, meselelerimiz de, farklılaşacaktır.
Şu anda, onların yaşadıkları meseleleri, o zaman, biz de, yaşamaya başlayacağız.
Sermaye, toplumları eğittiğinde, kendi olgunluk düzeyine getirdiğinde, bu kez de, toplumlar, sermayenin yıkıcı yönlerine karşı çıkmaya başlayacaktır.
Modern sermaye toplumlarının meselesi, budur.
Sistem, kendi geliştirdiği, modernleştirdiği toplumlar tarafından dizginlenecek ve değişmeye zorlanacaktır.






İhtiyaç olan sistem, varlığını sürdürür.
Bütün, aksak, eksik, yıkıcı yönlerine rağmen, insanlığın sermaye sistemine olan ihtiyacı devam etmektedir.
Bu ihtiyaç ortadan kalktığında, sistem de, kendi içinde, dönüşümünü tamamlamış olacaktır.
Bu gelişimi yapacak olan da, yine, sistemin kendisidir.








Cafer Günday























Hiç yorum yok:

Yorum Gönder