4 Kasım 2014 Salı

Kanser Tedavisinde, Yeni Yöntemler...

Kanser, hücrelerde, DNA'nın hasarı sonucu, hücrelerin kontrolsüz ve anormal bir şekilde büyümesi ve çoğalmasıdır. Günde, vücudumuzda, ( DNA'da ), yaklaşık, 10.000 mutasyon olmasına rağmen, immün ( bağışıklık sistemimiz ), her milisaniye vücudumuzu tarar ve kanserli hücreleri yok eder.




Aslında, göz ardı edilecek seviyede, her an kanser oluruz ama bağışıklık sistemimiz, bizi korur.
Kanserli hücreler, bağışıklık sistemi tarafından kontrol edilemez hale geldiğinde, kontrol kaybedilmeye başlanır.
Ve kanser ilerler.
En yüksek seviyesine çıktığında, organizmanın canlılığını tehdit eder ve nihayetinde, ölüm gerçekleşir.



Bilim İnsanları, kendi dışından bu ve benzer konulara müdahale edilmesini pek sevmezler.
Bütün çözümleri, Bilim Dünyası'nın bulabileceğini düşünürler.
Bu konularda bilgisi olmayanın, her önüne gelenin konuşmasını istemezler ve ciddiye almazlar.
Bilim, elbette, önümüzü aydınlatan bir el feneridir.
Fakat, Bilim Dünyası dışından çözüm üretilemeyeceği, buluş yapılamayacağı söylendiği zaman, durum değişir.



Halbuki, bu tür zor konularda, çözümü tam olarak bilinemeyen konularda, herkes düşünmeli, zihnini yormalıdır.
Bilim Dünyası'nın bile çözüm üretemediği bir problem, ilgisiz bir zihin tarafından çözüme kavuşturulabilir.
Kanser, bunlardan biridir.
Bilim Dünyası, kanseri, ilaçla, ilaç tedavisiyle çözmeye çalışmaktadır.
Bunda da, mesafe aldığı inkar edilemez.



Ancak, acaba, kanser tedavisinde, tek yöntem, ilaç tedavisi midir ?
Başka, yöntemler, çözümler üretilemez mi ?



İlk sonuçları geçtiğimiz hafta yayınlanan yeni bir çalışmada, 2 - 4 gün gibi uzun açlık sürelerinin, sadece, kemoterapinin yan etkilerinden korumakla kalmayıp, ayrıca uyku halindeki kök hücrelerin bağışıklık hücrelerine dönüşümünü ve eski - hasarlı olanların temizlenmesini de, tetiklediğini göstermiştir.
Kök hücre Dergisi'nde yayınlanan ve Güney Kaliforniya Üniversitesi'nden araştırmacıların gerçekleştirdiği bu çalışma, bir organın veya kök hücre sisteminin doğal bir müdahale ile yeniden yapılanmasının sağlanabileceğini gösteren ilk çalışmadır.



Bu çalışmanın önemi, bedenin bağışıklık sistemine duymamız gereken güveni açığa çıkarmasından gelmektedir, kanımca.
Kanseri yenecek olan, bağışıklık sistemimizdir.
Kemoterapi, kanserli hücreleri öldürmekle birlikte, bedenin bağışıklık sistemini de, bir hayli zayıflatmaktadır.
Bu çalışma, bize, aç kalarak, oruç tutarak, doğal yoldan, bağışıklık sistemimizi güçlendirebileceğimizi söylemektedir.
Bize, tekrar, bedenimize, bedenimizin bağışıklık sistemine güvenmemiz gerekliliğini işaret etmektedir.



Aç kalarak, kanserin iyileştirilebileceği gibi, akla zor gelecek bir yöntem, pekala, başat tedavi biçimi olabilir.
Bu konu, araştırma gündemine girdiğine göre, devamı gelecektir, kuşkusuz.
Her halukarda, bedenimizin hastalıklardan korunmasında ve iyileşme sürecinde güvenmemiz gereken mekanizma, bellidir:
Bedenimizin bağışıklık sistemi.






Cafer Günday












Hiç yorum yok:

Yorum Gönder