25 Eylül 2014 Perşembe

20.Yüzyıl Eğitim Sistemi, 21. Yüzyılın İhtiyaçlarını Karşılayabilir Mi ?

20. Yüzyıl eğitim sistemini, çöpe atma zamanı gelmiş gibidir.
Sermaye sisteminin yeni dönemi, yeni çağ, yeni ihtiyaçlar ortaya çıkarmış ve kendini dayatmaktadır.
Klasik eğitimin, insanı sınırlayan, yaratıcılığı baskılayan bir yapısı vardır.


Hiperaktivite diye, bir hastalık icat edilmiştir.
Aşırı hareketli çocuklar, yerinde duramayanlar, bu kategoriye sokulmaktadır.
Ve bu çocuklar, ilaçla, uyuşturulmaktadır.
Klasik eğitim sistemiyle, müzisyen olacak çocuk, bürokrat olmakta, makine mühendisi olacak genç de, ziraat mühendisi olmaktadır.





Genç kızlar, " Beni, ne mühendisler, ne doktorlar istedi " diyerek, davulcuları küçümsemektedirler.
Anneler, babalar, çocuklarını, doktor, mühendis, hakim, savcı, bürokrat, akademisyen olarak görmek istemektedirler.
Aileler için, çocuğun yeteneği, göz ardı edilmektedir.
20. Yüzyıl eğitim sisteminde ve klasik aile eğitiminde, yetenek, en gerilerde gelmektedir.
Halbuki, mucizeler, yeteneklerle gerçekleşmektedir.
Müteşebbis olacaklar, bürokrat olmakta, bürokrat olacaklar, girişimci olacağım diye, boşuna çırpınıp durmaktadır.


Yeni yüzyılın eğitim sloganı, " yaşasın yetenek" tir.
Herkes, yeteneğine göre, eğitim almalı, yeteneğine göre, meslek sahibi olmalı, geçimini, en yetenekli olduğu alandan sağlamalıdır.
Alanındaki parlak insanların hayat hikayelerini dinlediğinizde, bir biçimde, en yetenekli olduğu alanda yürüdüğünü görürsünüz.
Yetenek, mucizeler yaratır.




Ailelerin de, çocuk eğitim anlayışlarını çöpe atmaları zamanı gelmiş de, geçmektedir.
Şairlerin, lojistikçi olduğu bir Dünya'da, yaşıyoruz, ne yazık ki.
" Tiyatrocu olup, aç mı, kalacaksın ? "
" Çalgıcı olup, ne elde etmeyi bekliyorsun hayattan ? "
" Senin bu hayalciliğin, öldürecek beni ? "
" Evdeki aletleri bozup durmaktan, kurcalamaktan, zevk mi, alıyorsun ? "
" Allahım, bıktım bu çocuktan, düz duvara tırmanmaktan ne zevk alıyor, anlamıyorum "
" Ne kadar gevezesin, sus artık, kafam şişti. "


" Para kazanmadığın bu işle, niye bu kadar uğraşıyorsun, aptal mısın, saf mısın ?"
" Kime çektin bilmem ki, ailemizde, senin kadar, aptal da, yok ki. "
" Senin gibi kızım olmaz olsun, evlen varlıklı biriyle, hanım hanımcık otur evinde, evinin kadını ol. "
" Dağ taş gezeceğim diye tutturdu, bizim oğlan, anam, başına bir şey gelecek diye, korkuyorum. "




Çocuklar, gençler, sıkıldı artık, bu tür söylemlerden.
Bırakın, çocukların, gençlerin yakasını.
Yeni çağ, uyuşmuş, her denilene kafa sallayan insanlar istemiyor.
Yaratıcı, yeteneklerini açığa çıkaran insanlara ihtiyaç var, 21.nci yüzyılda.


Şair, şair olmalı, dağcı dağcı, mühendis mühendis olmalı.
Müzisyen ruhlu bir insan, müzikle uğraşmalı.
Müteşebbis, iş kurmalı, projeler insanı olmalı.
Hayvan sevgisiyle yatıp kalkan, veteriner olmalı, insanları iyileştirmek isteyen de, doktor olmalı.
Kuralcı, adaletli olan, hakim, savcı, avukat olmalı.


Cesurlar, bedensel kuvveti olanlar, disiplinli hayatı sevenler, polis, asker olmalı.
Bedeni esnek olanlar, cimnastikçi, sporcu olmalı.
Hızlı koşanlar, atlet, hızlı yüzenler, yüzücü olmalı.




Yeni Dünya'da, tembellere, düzenbazlara, yalancılara, hazırcılara, yer olmamalı.
Zaten, herkesi, yeteneğine göre yetiştirdiğinizde, ortada, tembel, beceriksiz kimse kalmaz ki.
Yeteneğini bilemediği için, sevmediği işlerde çalıştığı için, başarısız olan, mutsuz olan, beceriksiz görünen, o kadar çok insan var ki .
Yazık, bu insanlara, yazık bu enerji ve yetenek kaybına.





21. Yüzyılın, eğitim sloganı bellidir : " Yaşasın yetenek ".
Ve sonuç da, şimdiden ortadadır : " Yetenek, mucizeler yaratır ".
Ve yetenek merkezli bir hayat, mutlu insanlar, üretir.








Cafer Günday



















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder