24 Eylül 2014 Çarşamba

Dünya Sermaye Sistemiyle, İslamiyet, Bütünleşebilecek Mi ?

Burada, belirleyici olan, Dünya'yı yönlendiren, biçime sokan, uluslararası sermaye sistemidir.
Sosyal hayatlar, sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda, değişmektedir.
Tarihsel yapıları, yerleşimi, göçleri, işgücü akışkanlığını belirleyen, sermayenin ihtiyaçlarıdır.
Pazar için üretim, egemendir.




Sermaye, güçlendikçe, sınırları da, değiştirmeye başlamış, hatta, bazı sınırlar, ortak pazar anlayışıyla, ortadan kalkmıştır.
Sermayenin yeni çağında, sınırlar, gereksizleşmektedir.
İnsanlar, derisinin rengine, inancına, kökenine göre değil, sermaye sisteminde aldığı konuma göre, değerlendirilmeye başlanmıştır.
Dünya'da, yeniden paylaşımlar, yollar, uçuşlar, ulaşım, taşıma, uluslararası sermaye sisteminin ihtiyaçlarına göre, yeniden dizayn edilmektedir.
Buluşlar, sermayenin amaçlarına ulaşma çabasını, hızlandırmıştır.




İnançlar da, bundan farklı değildir.
Sermaye sistemiyle çatışan, çelişen inanç sistemleri, zayıflamakta, zayıflatılmaktadır.
Sistemin ihtiyaç duyduğu hayat biçimleri, inançlar, sisteme karşı duran dinsel inançların, önüne geçmektedir.
Dinsel temelde örgütlenen hayatlar, sermayenin ihtiyaçları temelinde değişmeye zorlanmaktadır.
Doğru olan da, budur.


Burada, kazanan, uluslararası sermaye sistemi olacaktır.
Sermaye, kendi ihtiyaçlarını, dayatacak ve kabul ettirecektir.
Ne sosyal yapılar, ne de, inanç sistemleri, bundan kaçıp kurtulamazlar.
Bu geçişin, sancısız olması isteniyorsa, inanç sistemleriyle, dinsel ritüellerle, sermaye sisteminin ihtiyaçlarının uyumlulaştırılması sağlanmalıdır.
Dinsel yapılar, dinlerin sermayeye bakış açısı, çağın ihtiyaçlarına göre, gözden geçirilmelidir.


Aksi takdirde, her yol kullanılarak, insanlar, inanç sistemlerinden uzaklaştırılacak ve sisteme entegre olacaklardır.
İnanç sistemlerinin sermaye sistemine dirençleri, bir şey ifade etmeyecektir.
Entegrasyon süreci, sancılı olacaktır.
Sisteme direnen radikal unsurlar, elimine edilecektir, ister istemez.
Değişime direnildiğinde, bu kez de, dini değerlerden uzaklaşma ve yozlaşma kaçınılmaz olacaktır.


Sermaye, önündeki engelleri temizlemek ister.
Akışkanlığı, merkezileşmeyi engelleyen yapılar, birer birer, ortadan kaldırılır.
Sermaye, akılcı olmayan sahiplerinden, rasyonel, akılcı sahiplerine doğru gider.
Sermaye, ihtiyaç duyduğu sahibini seçerken, yanılmaz.
Sermaye, kendine, olumsuz bakan, kendini suçlayan ,engellemeye çalışan bir sahip istemez.
Tam tersine, kendini büyüten, toplayan, bir araya getiren sahipte konaklar.



Hangi dinsel anlayış olursa olsun, bütün ekonomi, sanayi ve sosyal hayata egemen kılınmak istendiğinde, sermayenin anlayışıyla çelişir.
Sermayenin, dini ve mezhebi olmaz.
Sermaye, bir budistle, bir hristiyanı veya bir müslümanı veya bir tanrıtanımazı, aynı çatı altında buluşturur ve bundan rahatsızlık duymaz.


Dünya'nın efendisinin, şu aşamada, sermaye olduğunu görüyor ve bunu önyargısızca kabul edebiliyorsak, bunun gereklerini, toplum olarak yapabilmeliyiz.
Sermayenin varoluş kurallarını, bizler, yeniden koyamayız.
Sermaye, bize göre biçimlenmez, bizler, sermayeye göre biçim almalı, değişebilmeliyiz.


Sermayenin egemenliğini artırdığı çağımızda, bütün dinler, inanç sistemleri, hayat biçimleri, bu ikilemle karşı karşıyadır.
Aslında, sonuç, şimdiden bellidir.
Ya, sermayenin ihtiyaçlarına göre değişeceksiniz, ya da değiştirileceksiniz veya yok olacaksınız.
Sermayenin egemenliği kısa sürede, ortadan kalkmayacağına göre, fazla bir seçim şansı da, görünmemektedir.


Kısacası ;
Ya, değişeceksiniz ya da, değişeceksiniz...






Cafer Günday







































Hiç yorum yok:

Yorum Gönder