Bu, herşeyden önce,
tartışmalıdır.
Evet, diyenler
vardır, hayır diyenler vardır, kararsız kalanlar, vardır
Din ve ahlakçılar, kötülüğe iyilikle karşılık vermek gereğini savunur.
Kötüye, iyilik
yaparak, onu, " doğru yola " çekmek mümkündür, derler.
Din kitaplarında,
atasözlerinde, peygamberlerde, bununla ilgili çok örnek mevcuttur.
Dün akşam
gittiğimiz, Nuri Bilge Ceylan'ın " Kış Uykusu'ndaki " ana temalardan
biri de, buydu.
Kötüye, hep iyilik yaparak, onu, kötüyü, utandırmak, iyiye yönelmesini
sağlamak, mümkün müdür ?
Bu, çetrefilli ve
derin konuda, herkesin olduğu gibi, bizim de, naçizane görüşlerimiz mevcut.
Burada, kanımca,
kötülüğü üreten insanın, doğru analizi önemlidir.
iyilik derece derece
olduğu gibi, kötülük de, derece derecedir.
100 kişiyi öldürmüş
bir seri katil, kaçıp saklandığında, ona yemek götüren bir çocuk, o katı kalbi,
yumuşatabilir.
Bir hırsız
yakalandığında, çaldığı gümüş şamdanlara, onlar bizim değil, onundu demek, hırsızı
pişman edebilir.
Ya da, suç işleyen
birinden davacı olmamak, o insanı etkileyip, tövbe etmesine yardımcı olabilir.
Sanıyorum, İran'da,
bir anne, çocuğunun katilini, darağacındayken affetmişti.
Dolayısıyla, iyilik
kötüyü etkilemez, diyemeyiz.
Ancak, Yüce Allah'ın
( c.c. ), kurduğu ilahi düzene baktığımızda, karşılıksız bir vak'anın
olmadığını görüyoruz.
İlahi düzenin de, bir cezalandırma mekanizması vardır.
Günah işleyenler,
cennete gitmemektedir.
Sistemin koyduğu
kurallara uymayanlar, günahkar olmaktadır.
Dolayısıyla, bir
karşı mekanizma işlemektedir.
Aksi takdirde,
kötülerin iyilikle karşılanması ve cennete gitmeleri gerekirdi.
Ancak, ilahi güç,
öyle demiyor ve kötüler, günahkarlar, cezalandırılacaklardır, diyor.
Biz, yaratıcının
kurduğu düzenin bir parçası olduğumuza göre, kötülüğe karşı, sınırsız bir
iyilikle karşılık veremeyiz.
Buna, ne gücümüz, ne
maddiyatımız, ne sabrımız, ne de, ömrümüz yeter.
Dolayısıyla, prensip
olarak, hak eden, hakettiğini görmeli, bulmalıdır.
Siz yapmasanız da,
ilahi adalet, kendi mekanizması içinde bunu yapmaktadır, zaten.
Kötüye yapılan
iyilik, kötünün etkilenme ihtimali yoksa, kötüyü, aşırılaştırır, şımartır, daha
da, kötü yapar, azdırır.
O zaman da, kötüye iyilik yapmakla, kötüye iyilik değil, kötülük etmiş
olursunuz.
Kötülüğünün
derinleşmesine, katkı yapmış olursunuz.
Ya da, kötülüğün
önünü açmakla, kötülüğün yayılmasına izin vermiş olursunuz.
Kötüyü büyütmüş,
beslemiş olursunuz.
O zaman da, kötüden
etkilenen zarar gören her şeyin vebali, Sizin omuzlarınıza biner.
Kötülüğü yoketme,
engelleme gücünüz varken yapmamanız, sizi, suçlu durumuna sokar.
O halde, iyilik, her
kötüyü, iyiye sevk eder, diyemeyiz.
Belki, şöyle demek
daha doğru :
Kişiyi iyileştirmek
istiyorsanız, onun anlayacağı dilden davranmanız daha doğrudur.
Nezaketten
anlayamayacak birine nazik olsanız, ne ifade eder ki ?
Bencil olan, devamlı
almaya alışmış birine vermeniz bir şey ifade etmeyebilir.
Dolayısıyla, ilacı,
hastaya göre üretmeniz, daha anlamlı olabilir.
Bu tür ahlaki
davranışları genelleştirmek, insanların, gereksiz yere yıpranmalarına, zarar
görmelerine neden olabilir.
Bir işletmeye, iş
ortamına, sürekli zarar veren birini, o işte, tutmanız onu iyileştirebilir mi ?
Eşini, taciz eden,
eşini, hor gören, eşini sömüren, erkek olsun kadın olsun, birine, iyi olmanız
ne ifade edecek ki ?
Ona, anladığı dilden konuşacaksınız.
Hak edene, hak
ettiğini yapmak, öksüz, yetim giydirmek kadar, sevaptır " sözü, boş olabilir
mi ?
İlahi adaletin tecelli etmesi, hak edenin hakettiğini görmesi, yaşaması,
kurulan ilahi düzenin gereğidir.
Bizler, yapmamamız
gerekenleri yaparak, iyilik yapılmayacak insanlara iyilik yaparak, bu düzenin
gereğini yerine getirmemiş oluyoruz.
O zaman da, ilahi
düzen, iyilik yaptığımız halde, bizi, cezalandırmaktadır.
Ama, aslında, onun
adına iyilik demek doğru değil.
İyilik, iyileştirirse iyiliktir.
İyilik, kötüyü
besliyorsa, iyilik olmaz, kötülüğün besini olmuş olur.
Ancak, iyilik, bütün
kötüleri iyiye çevirir, dönüştürür, diyemeyiz.
Eğer, doğru
davranırsan, herkes memnun kalır.
Adaleti sağladığını,
Sen de, hissedersin.
Cafer Günday