Sermaye sistemi,
bizim toplum yapımızın ürettiği bir sistem değil
Dolayısıyla, temel
olarak, bize uygun bir sistem değil.
Sermaye sistemi,
akıl toplumlarında, ortaya çıkıp gelişmiş ve Dünya'ya hükmetmeye başlamıştır.
Sermaye sistemine
uygun olmayan insan yapısı, sistemi yaşarken, zorlanmakta, adapte olmaya direnç
oluşturmaktadır.
Fakat sermaye, güçlü
ve buyurgandır.
İşlemeye başladığı
yerlerde, hakimiyeti kısa sürede ele geçirir.
Eski yapıları, kendi dışındaki zihniyetleri, paramparça eder, devre dışı
bırakır.
Yan gelip yatmaya
alışmış insan yığınlarını, emek pazarına sürer.
Üretim disiplini
olmayan insanları, yığın üretimine sokar ve onları, disipline eder.
Ekonomi dışı
değerleri, pazara dahil eder, alınıp satılır hale getirir.
Her şeye fiyat biçer
ve her şey, alınıp - satılır biçime sokulur.
Sermayenin döngüsünü
hızlandırma ihtiyacı, insanları, toplumları da, hızlandırır.
Yıllar, aylara,
aylar, günlere, günler, saatlere, saatler dakikalara, dakikalar, saniyelere,
iner.
Üretim de, dolaşım
da, tüketim de, hızlanır.
Bunların hepsi, bir
eğitim midir ?
Evet, verimliliği artırma, üretim sürecine dahil olma eğitimidir.
Sermaye, bu eğitimi
zorla yaparken, kendi istediği yaşam biçimini kabul ettirirken, diğer yandan
da, acıları beraberinde getirir.
Doğayı tahrip eder,
insanları işsiz bırakır, üretim sürecinde, acımasızlaşır.
Kendinden önceki
toplum biçimlerini dağıtır, gelenek - görenekleri ortadan kaldırır, aile
yapılarını değiştirir, inanç sistemlerini devre dışı bırakır.
Yabancılaşma, yalnızlaşma, insanın kendi değerlerinden uzaklaşması, insandaki
en büyük yıkımı da, beraberinde getirir.
Sevgi, yerini, alış
- verişe bırakır.
Saygı, insani
değerlerden, maddi değerlere kayar.
Toplumlardaki önem
sırası değişir.
Yaşam mücadelesi,
aylık ve günlüğe sıkışır.
Çalışılmadığı zaman, imkanlar yokolur, açlık başlar, toplum dışına itilir
insan.
İnsanlar, " gün bulup, gün yemeye " başlar.
İnsanlar arasındaki rekabet artar, paylaşım kavgası, sertleşir.
Sizin başarılı
olmanız, bir başkasının kaybetmesine bağlı hale gelir.
Sermaye, bu rekabeti azgınlaştırır.
Bu da, insanları,
daha çok çalışmaya, daha çok maharet sahibi olmaya zorlar.
İnsanın, kendine
ayırdığı zaman daralır, üretim sürecine ayırdığı zaman dilimi büyür.
Bütün bunlar,
yıkımlarının yanında, bir eğitimdir de, aynı zamanda.
İnsana, çalışmayı,
toplumsallaşmayı, toplumsal üretimi öğretir.
Zamanı kullanmayı,
verimliliği geliştirir.
Bu aslında, gelişmiş
insana, Nietzsche'nin geliştirdiği, Üstinsan, (Almancası Übermensch), ayrıca,
İslam felsefesinde sufilerce ifade edilen insan-ı kamil'e giden yolda, bir ara
halkadır.
Sermaye, bütün bu
toz - dumanın içinde, insanı ve toplumları eğitmekte, hizaya getirmektedir.
Gelecek toplum,
sermayenin hem eğittiği, hem de, kırıp döktüğü değerleri yeniden oluşturan
insanlardan oluşacaktır.
Zamanı, verimliliği
bilen, üretim sürecinde pişmiş, yetenekleri gelişmiş ama insani ve ahlaki
değerleri de, yeniden canlandırmış insanlar olacaktır.
Gelişmiş,
megapoller, gelecek toplumun, yaşam biçimlerinin ipuçlarını da, içinde
taşımaktadır.
Çocuk eğitimi,
ailelerden çok, yetişmiş eğtimciler tarafından yapılacak, çocuk, buralarda,
erken yaşta sosyalleşecektir.
Kadın ve erkek,
üretim sürecinde, birlikte yer alacaktır.
Bütün bunlar, belki
de, batının pozitivizmiyle, doğunun ruhaniliğinin buluşmasını getirecektir.
Cafer Günday
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder