21 Haziran 2014 Cumartesi

Pavlov'un Köpeği

İvan Petroviç Pavlov (Rusça: Иван Петрович Павлов) (d. 14 Eylül 1849 Ryazan – ö. 27 Şubat 1936 Leningrad) Rus fizyolog, psikolog ve hekim.

Fizyoloji ve psikoloji alanındaki çalışmaları ile psikofizyoloji ve deneysel psikoloji alanlarını derinden etkiledi. Bu nedenle her iki bilim dalının kurucularından sayılır. Leningrad Fizyoloji Enstitüsü'nün başında bulunarak çalışmalarını sürdürdü. Şartlı reflekslerin doğası ve işleyişi konusundaki buluşu, tüm araştırmaları öğrenme alanına yöneltti. Pavlov laboratuvarda mide üzerine bir çalışma yaparken bir şeyi farketmiştir. Köpek daha et verilmeden önce ayak seslerini duyduğunda salya akıtmaya başlamıştır. Bu olaydan sonra Pavlov çalışmalarını bu yöne doğru geliştirmiştir.
Pavlov'un köpekler üzerinde yaptığı klasik koşullanma deneyleri ünlüdür. Köpeğe ilk olarak birkaç kez zil çalınır. Fakat köpek tepki vermez. Sonradan et verilir. Köpeğin salyaları akar. Sonra et ile birlikte zil çalınır. Daha sonra et verilmediği halde zil çalındığında köpeğin salya salgıladığı görülür. Şartlı ya da şartlandırılmış refleks denen olay da budur. Pavlov, bu davranışın, psikolojik etkinlikle özdeş olan yüksek düzeyde sinir etkinliğinin belirtilerinden biri olduğunu öne sürer ve psikoloji alanında geçerli tek yaklaşımın deneysel yöntem olduğunu vurgular.
Kaynak : Wikipedi




Ödüllendirme, başarıyla mı, sınırlı tutulmalı ?
 Başarma, elde etme psikolojisi, bize, egemen mi, olmalı ?
Başarısız olan, yenilen, sınıfta kalan çocuğumuzdan, ilgimizi çekersek, ona, ödül yerine ceza verirsek, acaba, doğru mu, davranmış oluruz ?
Duygularımızı, davranışlarımızı, şartlı reflekse dönüştürmemiz, bizi, huzura ve mutluluğa ulaştırır mı ?
Pavlov, köpeğe, zil çaldığı zaman değil de, acıktığı zaman et verseydi, nasıl olurdu ?
Başarıyı, ödüllendirmenin dışında tutarak, sadece, kendi olarak öğrenebilir, öğretebilir miyiz ?
Başarısız olduğunda, sınıfta kaldığında da, çocuğumuza sevgi ve ilgi göstermek, ona vereceğimiz şeyleri vermek, acaba, ters etki mi, yapar ?
Şartlandırarak başarıya yönlendirmek, her zil çaldığında, bizim veya çocuğumuzun " salya salgılamamıza " neden olur mu ?
 O zaman, kendimize ve çocuklarımıza, dinin ve ahlakın temeli olan beklentisiz vermeyi, karşılıksız vermeyi, karşılıksız sevmeyi, nasıl öğreteceğiz ?
Her yaptığından bir şey bekleyen, dipsiz kuyulara dönüşmüş olur muyuz, acaba ?
Yaşlı anne babalarına dönüp bakmayan çocuklar, gençler, büyükler, bilinçaltında, onlardan, maddi ödül alamayacaklarını düşünüyor olmasınlar ?
 Anne, baba ve çocuklarımızı ve bütün insanlığı, hayvanları, bitkileri, evreni, kainatı, yaratıcıyı, bir şey beklediğimiz için mi, sevmeli, ilgi duymalıyız ?
İnsan yetiştiriyoruz derken, acaba, farkında olmadan veya bilerek, şartlı refleksle salgı üreten Pavlov'un köpeklerine benzeyen insanlar mı, yetiştiriyoruz ?


Cafer Günday

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder