Robin Williams...
Ernest Miller Hemingway...
Jack London...
Ve onlarcası, yüzlercesi...
Hepsi, sevdiğimiz, hayranlık duyduğumuz, belki, yerinde olmayı arzuladığımız insanlar, bunlar.
Ne oluyor, neler yaşıyorlar da, hayatlarına, kendi elleriyle son vermeyi seçiyorlar.
Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Aytekin Sır tarafından yapılan bir çalışmada, Türkiye'de 25 yılda 18 bin 556'sı erkek , 11 bin 697'si de kadın olmak üzere 30 bin 253 kişinin intihar ettiği belirtildi. İntiharlarda 1992 yılından sonra büyük artış olduğu; intiharların ABD ile Avrupa'da ilk 10 ölüm nedeni arasında yer aldığı belirtildi.
Her bir intihar olayının nedeni, farklıdır.
Ancak, sanatçı, Bilim İnsanı gibi, enerji seviyesi, duyarlılığı yüksek insanların intiharlarını ayırt etmek gerekebilir.
İnsan sevgisiyle dolu, üretme aşkıyla yanan bu insanların intiharı, hepimizde, soru işaretleri oluşturuyor, canımızın acımasına neden oluyor.
Robin Williams filmleri geldiğinde, koşa koşa sinemaya giden bizler, bu hayat dolu, insan sevgisi gelişmiş bu güzel insanın intihar haberiyle sarsıldık.
Ve kendimize sorduk : Neden ?
Sanırım, nedeni, duyarlılık seviyesinin yüksekliğinde, yatıyor.
Her bir sanatçı, Bilim İnsanı, nihayetinde, yaşadığı farklı bir olay nedeniyle intihar ediyordur, ancak, bir potada erittiğimizde, göreceğimiz şey, budur.
Hayata karşı, aşırı duyarlılık.
Hayata karşı, farkındalığın yüksekliği.
Hayatın bayağılıklarını kaldıramama, sindirememe.
İyi olma ve elinden kötünün gelmemesi, yaşadıkları, gördükleri, bu insanları, ne yazık ki, kendi iradeleriyle aramızdan ayırıyor.
Duygu Dünyaları, bir noktadan sonra, anlamsızlığı algılamaya başlıyor.
Hayattan bekledikleri duyarlılığı bulamamaları, hayatla olan bağlarını zayıflatıyor.
Yoksa, Robin Williams'ın yerinde olmak isteyecek milyonlarca insan vardır.
Onu seven, saygı duyan, yine, milyonlarca insan vardır.
Bunlar, güzel insanlar, hayatımızı zenginleştiren, bizi düşünmeye, öğrenmeye yönlendiren, hüzünlendiren, sevindiren insanlar.
Ölümüyle, binlerce kilometre uzakta olan insanları hüzünlendiriyorsa, hayatını, boşa yaşamamış demektir.
Sanıyorum, son filmi olan The Angriest Man in Brooklyn, Asabi Adam filmini izlemiştim.
Filmi izlerken, acaba, kendi de, böyle mi, düşünüyor demiştim, içimden.
Duyarlı olan insanların kaderi bu.
Bir çok insanın dönüp bakmadığı olaylardan acı çekiyorlar.
Asabi Adam,The Angriest Man in Brooklyn, Robin Williams'ın intiharıyla daha da, anlam kazandı.
Cafer Günday
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder