Sermaye, rasyoneldir.
Sermaye, ölçer, biçer, tartar, hesap yapar.
Sermaye, en aza, almaya çalışır.
Sermaye, en aza, mal etmeye uğraşır.
Sermaye, en az vermek ister.
Sermaye, en azla, en çoğunu kazanmak ister.
Sermayeye, vicdansız demek yerine, rasyonel demek, daha doğrudur.
Sermaye, birikmek, büyümek, çoğalmak ister.
Bu, sermayenin tabiatıdır, doğasıdır, değiştiremezsiniz.
Çoğalma, diyemezsiniz.
Birikme, diyemezsiniz.
Ucuza almaya çalışma, pahalıya satma, diyemezsiniz.
En azı vermeye çalışma, diyemezsiniz.
Sermaye, bu rasyonelitesini, rasyonel insanlar eliyle yürütür.
Eğer, sermaye, rasyonel olmayan insanların eline geçerse, orada durmaz, kaçar.
Sermaye, rasyonel insanların elinde birikir.
Ceolar, yöneticiler, mühendisler, hep, rasyonel insanlardır.
Ellerinde, büyük sermaye biriken insanlar, rasyoneldir.
Onlar, ne gerekiyorsa, onu yaparlar.
Rasyonelite, duygu içermez.
Rasyonel işletilmeyen bir işletme, nihayetinde, kapanmaya mahkumdur.
Sermaye şirketleri, vicdan ve merhametle yönetilemezler.
Bu, onların tabiatına aykırıdır.
İnsanlar, üretim süreçlerinde, bu rasyoneliteye ayak uydurmak mecburiyetindedirler.
Bir sermaye şirketinde, bir kuruşun, gereksiz, fazladan harcanmaması gerekir.
Özelleştirilen işletmelerde, yüzlerce kişinin işine son verilmesi, üç kişinin işinin bir kişiye yaptırılmaya çalışılmasının nedeni, budur.
Sermaye, verdiğinin karşılığını, hatta, fazlasını, kanının son damlasına kadar, almak ister.
Sermaye şirketleri, bir yatırım yapacakları zaman, alacakları şeyin, ucuzlamasını beklerler, hatta, ellerinde imkanları varsa, ucuzlatmaya çalışırlar.
5 milyar dolar eden bir şirketin değeri, kriz zamanında, 1 milyar dolara, düşebilir.
Sermaye şirketine, neden, ucuza alıyorsun, diyemezsiniz.
Satış azaldığında, 500 kişinin işine son verildiğinde, neden, diye soramazsınız, " vicdansız " diyemezsiniz.
Diyelim ki, ülke olarak, sermaye sahipleri ve yöneticileri, şirketleri, duygularıyla yönetmeye başladılar.
Ülke olarak, başarısız olmaya, uluslararası rekabetten geri kalmaya başlarsınız.
Yani, Sizin, vicdanlı olarak yönetme isteğiniz, yenilgiye mahkumdur.
Sermaye, " vicdanlılardan ", " vicdansızlara " doğru, kaçar.
Sermayeyi ve sermayeyi yönetenleri, vicdanlı - vicdansız, merhametli - merhametsiz olarak nitelemek, anlamsızdır.
Sermaye ve onun yöneticileri, sahipleri, rasyonel, duygusuz olmak durumundadırlar.
Sıcakkanlı, duygusal yönü ağır basan bir toplum olarak, bu işleyiş mantığı, bize, ters gelmektedir.
Kimsenin, bir kişinin yapacağı işi, iki kişiyle yapılsın deme hakkı yoktur.
Dünya sermayesiyle entegre olmak istiyorsak ve eşit güç olarak bunu yapabilme isteğimiz varsa, rasyonelite mantığını iyice kabul etmemiz gerekmektedir.
Yoksa, kaybeden taraf, sermayenin işleyiş gereklerini yerine getirmeyen taraf olacaktır.
Bizim işsahiplerimiz de, sermayeyi, kendi mülklerinde olduğu için, kendilerinin sanmaktadırlar.
Halbuki, sermaye, mülkiyeti kişisel olmakla birlikte, kişisel mülk olarak düşünülemez.
Sermaye sahibi, sermayenin, sadece, küçük bir kısmını, kendine ayırabilir, kalanını, koruyup kollamak ve büyütüp, çoğaltmak durumundadır.
Aksi takdirde, o sermaye, sahibini terk eder ve yeni sahiplerine doğru yola çıkar.
Bugün, Dünya'da, sermayenin belli ellerde toplanması, bir tesadüf değildir.
Sermaye, şirketlerini, mülkiyetini, koruyup büyütmeyi beceremeyenlerden, becerenlere doğru el değiştirir.
Dünya'da, sermayenin birleşmesi, bütünleşme, merkezileşme, bu temelde yürümektedir.
Sermaye, " ehil ellerde " toplanır. Bu ehil eller, " vicdansızdır ", rasyoneldir.
Şirketlerinizi, ülkenizin değerlerini, yok pahasına elden çıkarmak istemiyorsanız, bunun suçunu, alıcıya, talip olana çıkarmayacaksınız.
Sermayeyi işletemeyen, Sizsinizdir.
Şirketiniz zarar etmiştir veya büyüme ihtiyacı duyar, sermayeniz yetersiz kalır, mecbur kalırsınız, elden çıkarmaya.
Herşeyin, satılık olduğu, olması gerektiği bir ekonomik sistemde, rasyonellikten uzak kalarak, başka argümanların arkasına sığınarak, bir şey, elde edilemez.
Devlet şirketleri, yıllarca, verimsiz çalışmaya, mahkum edilmiştir.
Devletin sermaye şirketi sahibi olması yanlışın biriyse, diğeri de, işletmeci olmayan, rasyonel olmayan yöneticilerin, rasyonel olmayan çalışanların elinde olmasıdır.
Ülkenizdeki madenleri, gereği gibi işletemiyorsanız, eninde sonunda, işletenin eline geçecektir.
Araç muayenesini, yapamıyorsanız, yapan biri gelir, alır, düzene sokar.
Eyvah, elden gidiyor, satılmadık bir şey kalmadı ?
Git, Sen de, oradakileri satın al, alabiliyorsan.
Yıllarca, yan gel yat, verimlilik, 1'e 15 olsun, ondan sonra da, gitti - gidiyor de.
Ondan sonra da, çaresizce, uluslararası sermayeye kafa tutmaya çalış.
Uluslararası sermayenin, içine alıp erittiği bir konuma düşmek istemiyorsan, eşit güç olarak, arenaya çıkabilmeyi düşünmelisin.
Ortaklığı başaramıyorsan, satılmaktan başka çaren kalmaz.
Sonra da, başla şarkını söylemeye : "Vicdansız Sermaye... "
Ardından, ülkenin web sitesinin adını şöyle yazarsın : " http: // vvv.gitti.gidiyo..com.tr. "
Cafer Günday
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder