Sermaye sistemi, sektörler biçiminde, varlığını sürdürür.
Gıda sektörü...
Otomotiv sektörü...
Maden sektörü...
Hizmet sektörü...
Metal sektörü...
Sağlık sektörü...
Silah sektörü...
Bunlar da, esas olarak, insanların, toplumların ihtiyaçlarına göre, hayat bulurlar.
Fakat, bir süre sonra, sermayenin kendini çoğaltma arzusu, insan ihtiyaçlarıyla üretim temelinde sapmalara yol açar.
İnsan ihtiyacı olmayan, ama kazanç sağlayan üretimlerin yapılmasına yönelir.
Hatta, bazıları, insan sağlığına, hayatına tehdit getirir, zarar verir, yok eder.
Sağlıksız ürünler ortalığı kaplar, hastalıklar çoğalır.
Kronik hastalıklar çoğalır. İlaç bağımlılığı artar.
Silah sanayii gelişir ve insanlar, toplumlar, silahlanmaya başlar.
Çatışmalar, katliamlar, devam edip gider.
Toplumların, ilaç, sağlık sektörüne ve silah sektörüne ayırdıkları pay, hızla yükselir.
Bu pay arttıkça da, bu sektörler, gittikçe, güçlenir, büyür.
Birbiri ardına hastahaneler kurulur, ilaç fabrikaları, tam kapasite çalışır.
Silah ve savunma sanayi, büyüdükçe büyür.
Bunlar, bugün, yaşadığımız gerçekler.
Bu gerçekler, sermaye sisteminin devamlılığına katkı mı, yapıyor, yoksa, farkında olmadan, hem insanları, hem de, sistemi mi, zayıflatıyor ?
Hasta insan sayısı arttıkça, bu, sağlık sektörünün işine gelir, ancak, nihayetinde hastalanan bu insanlar üretim sürecinde yer alan insanlardır.
Kronik hasta olanların işgüçleri, verimlilikleri kayba uğrar.
Çalışamaz duruma gelenler, üretken durumdan, tüketken duruma kayarlar.
Bir kaç kişi fark etmez ama, iş yüzbinlere, milyonlara ulaşmaya başladığında, durum değişir, tehlike sinyalleri çalmaya başlar.
Sermaye için, en önemli değişkenlerden birisi, işgücü verimliliğidir.
Çalışan insan, güçlü ve zinde olmalıdır.
Fakat, insanlar güçlü, sağlıklı ve zinde olurlarsa, o zaman da, sağlık sektörünün müşterisi olamayacaklardır.
Aynı durum, sadece, çalışanlar, işgücü için değil, sermaye sahipleri için de, geçerlidir.
Sermaye sahipleri de, nihayetinde, sağlık sektörünün müşterisidirler.
Üstelik, varlıklı oldukları için de, cazip müşteriler arasındadır.
Varlıklı bir insanın, özel bir hastahanede, ünlü bir cerrah tarafından yapılan kalp ameliyatının maliyeti, küçük bir servet olabilir.
Dolayısıyla sağlık sektörü, doğası gereği, müşterisinin çoğalması ve süreklileşmesi için, insanların hastalanmasını, ilaç bağımlısı olmasını ister.
O halde, bir bütün olarak, insanların sağlıklı olması, sermaye sisteminin lehinedir.
Ancak, gıda ve sağlık sektörü gibi, bazı sektörler, kazanç amacıyla, insanların sağlıklarından hızla uzaklaşmalarına ön ayak olmaktadırlar.
Bu durumda, sistem, uzun vadede, kendi menfaati gereği, insanların sağlıklarıyla oynayan, insan sağlığına zarar veren sektörlerin at koşturmasına dur diyebilmelidir.
Gıda sektörünü denetim altına alıp, sağlıklı, güçlü, dayanıklı, zeki, nesillerin gelişmesini temin edebilmelidir.
Kanser, diyabet, kalp hastalıkları gibi, insan üretkenliğini doğrudan etkileyen hastalıkların kaynakları ortadan kaldırılmalıdır.
Sistem, bunu, kendi uzun vadeli menfaati için, yapmalıdır.
Aynı durum, silah sanayii için de, geçerlidir.
Ölü bir tüketici, bir şey satın almaz, kredi kartı kullanamaz, üretim sürecinde yer alamaz.
Her an bombaların altında yaşayan insanlar, ne üretim sürecinde yer alırlar, ne de, tüketim sürecinde.
Sürekli, silah sektörünü beslerler.
Sermaye sisteminin geldiği aşama, artık, daha istikrarlı piyasalar istemektedir.
Üretim ve tüketimin garanti altına alındığı, günlük, rutin hayatın işlediği, sosyal ortamları istemektedir.
Sistem, uzun vadeli menfaatlerini, kısa vadeli menfaatlerinin önüne koyabilmelidir.
Sermaye sisteminin uzun vadeli menfaati de, " büyük buhranlar hariç ", sağlıklı ve istikrarlı bir Dünya'dan, sağlıklı ve istikrarlı toplumlardan geçmektedir.
Cafer Günday
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder