2 Temmuz 2014 Çarşamba

Gelir dağılımındaki adalet, neden önemli ?

TÜSİAD'ın hazırlattığı, "Türkiye’de Bireysel Gelir Dağılımı Eşitsizlikleri, Fonksiyonel Gelir Kaynakları ve Bölgesel Eşitsizlikler" başlıklı raporun tanıtım toplantısında konuşan Halık Dinçer, Türkiye'nin gelir dağlımında eşitsiz olan üçüncü ülke olduğunun altını çizdi.
Diğer iki ülke, Şili ve Meksika.
Burada, mesele, yan gelip yatanın cebine para koyun meselesi değildir.
Hatta, hastalık, yaşlılık, çalışamazlık dışında, keyfekeder, yan gelip yatana, hiç para vermeyin, aç kalsın.

Çalışmayana kaynak aktararak, çalışanları cezalandırmış olursunuz.
Burada, gelir dağılımındaki adalet, sistem çarklarının dönebilmesi içindir.
Bir tarafta, yığın üretimi, diğer tarafta, yoksullaşmış, alım gücü olmayan yığınlar.
Tüketim olmadan, çark, nasıl dönecek ?
Dükkandan içeri, müşteri girmezse, yazar kasa çalışmazsa, üretim, kimin için olacak, gelir, nasıl üretilecek ?



Ayrımı, iyice derinleştirin, 1 kişinin 100 milyar doları olsun, diğerinin, 1 doları olmasın.
100 milyar doları olan, bu paranın, ne kadarını tüketebilecek ?
Sermaye sisteminin duayenleri, sistemin işlemesi için, çarkın çevrilmesi için, gelirin, yayılması gerektiğini, bunun, bir zorunluluk olduğunu bilirler.
Bir tarafta, milyarderler, diğer tarafta, aç, yoksul halk yığınları.
Sermaye, tabiatı gereği, belli ellerde yoğunlaşmak, birikmek ister.
Bu, sermaye sisteminde, normal, doğal bir sonuçtur.

Ancak, bu, belli ellerde birikme isteği, aynı zamanda, sistemin temelini de, çürütür.
 O nedenle, servetin, belli ellerde birikmesinden çok yayılması, sistemin devamlılığı için, şarttır.
Yani, gelir üretilmeli, insanlar çalışmalı, paylaşım, adaletli olmalıdır.
Herkesin, tüketebileceği, harcayabileceği bir geliri olmalıdır.
 Para, sermaye, yığmacı insanların elinde değil, üretken insanların elinde toplanmalıdır.
Üretken bir insanın elindeki para, sermayeye, üretime, hizmete, fabrikaya, işletmeye dönüşür.
 İnsanlar, bu işletmelerde çalışır ve gelir üretilmiş olur.

Sermaye sistemini kavramış bir sermaye sahibi, parasını yığmaz, çalıştırır, üretime yönlendirir.
Bizim gibi, modern sermaye toplumu olamamış toplumlarda, para, onu kullanmayı bilmeyen, üretime yönlendirmeyen insanların elinde toplanmaktadır.
 Rantçı dediğimiz, tefeci dediğimiz, yattığı yerden para kazanmaya alışmış insanlar, paraya hükmetmektedir.

 Eline, üç - beş kuruş para geçen, bu parayı, üretime yönlendirmek yerine, hemen, bir dükkan, bir daire alıp kira geliri elde etmeye uğraşmaktadır.
 Bu, bizim, genetiğimizdir.
Modern toplumlarla aramızdaki en önemli ayrım, budur.
 Modern toplumlarda para, sermayeye dönüşür.
Bizdeyse, para, rant'a dönüşme eğilimindedir.
Özellikle, üretimden kazanılmayan yığınlarca, para, toplumu, bir bütün olarak dejenere etmekte, üretimden uzaklaştırmaktadır.

 İnsanlar, işyerlerine, zorla gider hale gelmektedir.
Verilen hayat biçimi örnekleri, nasıl, yatılarak para kazanılır çevresinde dönmektedir.
Bir tarafta, bir avuç dolar milyarderleri, diğer tarafta, 1 doları bulamayan, yoksul halk yığınları.
Çinli bir milyarder, Çin devletine başvurarak, gelir adaletinin sağlanmasını istemiş.
 Bunu, şaka diye, dalga geçmek için yapmamış elbette.
 Bilinçli bir sermaye sahibi olduğu için yapmış.
Bizim dolar milyarderlerimiz de, sistemin devamı için, gelir eşitsizliğinin öneminin farkındalar mı, acaba ?

Cafer Günday




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder