İlkler, ya garajda kurulur,
ya da 4 m2 arka dükkanlarda.
İmkan yoktur.
Şartlar, namüsaittir.
Bütün göstergeler, negatif işaret verir.
Hemen, herkes,
" Yapma " der.
Başaramazsın, macera
olur. " derler.
Ama kurucunun
zihnine o tohum düşmüştür, bir kere.
Ne olursa, hangi pahaya gelirse gelsin, o yol yürünecek, hayal edilen
gerçekleşecektir.
İlk kurucu, önce,
çevresine bakar, yol arkadaşı arar.
Yıllar, yıllar
verilir, bir ömür tüketilir, hayallerin gerçek olması için.
Başaramayanların
hikayesi yazılmaz.
Bizim duyduklarımız,
gördüklerimiz, başaranların hikayesidir.
Başaran İlk kurucu,
tırnaklarıyla kazımıştır, her engeli aşmıştır.
Sonra, kuşaklar
arkadan gelmeye başlar.
İlk kurucuyu bir
düşünce alır.
Onun bir hayalden
başladığı işi, kim sürdürecek ?
Bu işlerin devamı,
bizimle diğer ülkelerde farklı yürür.
Bizde, bunu anlatan bir atasözü vardır :
" Dede kazanır,
oğul yer, torun sürünür ".
İlk kurcunun, dişin tırnak biriktirdikleri, bir gecede, helak olur gider.
Ticari deha olan
Yahudiler, bir şeyi satın alırken sorarlarmış.
Miras mı kaldı,
kendi mi, kazandı ?
Bizde, sonuç, pek
değişmez.
Her şey, ilk
kurucuyla başlar, ilk kurucuyla biter.
Kurumsallık, bizim
yapımıza ters gelir.
İstisnası olur mu ?
Olmaz..
Olmaz..
Cafer Günday
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder