2 Temmuz 2014 Çarşamba

İlk Kurucu

İlkler, ya garajda kurulur, ya da 4 m2 arka dükkanlarda.
İmkan yoktur.
Şartlar, namüsaittir.
 Bütün göstergeler, negatif işaret verir.
Hemen, herkes, " Yapma " der.
Başaramazsın, macera olur. " derler.
Ama kurucunun zihnine o tohum düşmüştür, bir kere.
 Ne olursa, hangi pahaya gelirse gelsin, o yol yürünecek, hayal edilen gerçekleşecektir.
İlk kurucu, önce, çevresine bakar, yol arkadaşı arar.




Yıllar, yıllar verilir, bir ömür tüketilir, hayallerin gerçek olması için.
Başaramayanların hikayesi yazılmaz.
Bizim duyduklarımız, gördüklerimiz, başaranların hikayesidir.
Başaran İlk kurucu, tırnaklarıyla kazımıştır, her engeli aşmıştır.
Sonra, kuşaklar arkadan gelmeye başlar.
İlk kurucuyu bir düşünce alır.
Onun bir hayalden başladığı işi, kim sürdürecek ?
Bu işlerin devamı, bizimle diğer ülkelerde farklı yürür.
 Bizde, bunu anlatan bir atasözü vardır :
" Dede kazanır, oğul yer, torun sürünür ".
 İlk kurcunun, dişin tırnak biriktirdikleri, bir gecede, helak olur gider.
Ticari deha olan Yahudiler, bir şeyi satın alırken sorarlarmış.
Miras mı kaldı, kendi mi, kazandı ?
Bizde, sonuç, pek değişmez.
Her şey, ilk kurucuyla başlar, ilk kurucuyla biter.
Kurumsallık, bizim yapımıza ters gelir.
İstisnası olur mu ?
Olmaz..

Cafer Günday

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder