Bütün insanlar, eşit midir ?
Eşitlik, adil midir ?
Tırpanın biçtiği gibi, herkesi eşitlemeye çalışmak, hayatın gelişimine aykırıdır.
Her insanın biyolojik ve ruhsal yetenekleri farklıdır.
Kimi, atletik yapıya sahiptir ve hızlı koşar.
Kimi, güçlüdür, yumruğu, balyoz gibidir.
Kimi, cılızdır ama zeka kapasitesi yüksektir.
Kimi, müzisyendir ama 5 basamaklı bir merdiveni çıkınca, nefes nefese kalır.
İnsanların yetenekleri, türlü türlüdür.
Kişi, bilse de, bilmese de, bazı meziyetlere sahiptir.
Bu yeteneklerin çoğu, doğuştan, genetik olarak gelir.
Yetenekler, insanın yaşadığı hayatta, geliştirilir veya köreltilir.
Bizim eşitlikten anladığımız, hızlı koşanı, yavaş koşanla aynı hıza indirmek olmamalıdır.
O zaman, hayatın zenginliğini, en geridekine göre belirlemiş olursunuz.
Bu, en yeteneksizlerin, insan toplumlarına egemen olmasını isteme anlamına gelir.
Tembel ruhlu insanların, çalışmama isteklerini topluma egemen kılarsanız, insanlık aç kalır, gelişme olmaz.
Disiplinli bir insanla, serkeş bir insan, aynı olabilir mi ?
Dakik bir insanla, " oblomov " aynı kefeye konulabilir mi ?
Hayatını laboratuvarda geçiren bir Bilim İnsanı, rantla geçinmeyi hedefleyen bir asalakla aynı olabilir mi ?
Bir sanayiciyle, bir tefeci aynı olabilir mi ?
Bugün, Dünya'da, her yerden sesler çıkıyor, fakirliğe isyan ediliyor, değerin, zenginliğin belli toplumlarda biriktiğinden yakınılıyor.
Bazı bölgelerde, bombalar patlıyor, insanlar ölüyor, kan gövdeyi götürüyor.
Bu tablo, bugünün meselesi mi, yoksa, geçmişten gelen bir gelişimin bugünkü görüntüsü mü ?
Asalak yaşamayı, el açmayı alışkanlık haline getirmiş toplumlar, işten, üretimden kaçan toplumlar var mıdır ?
Meselelerini, hep başkalarına, " kadere ", yaratıcıya yükleyen toplumlar var mıdır ?
Bananeci, vurdumduymaz, hırsız, arsız, hazırcı, toplumlar var mıdır ?
Bütün bu özellikleri bir araya getirip, ırksal özellikler olarak mı, düşünmeliyiz ?
Yoksa, İngiliz bir Bilim İnsanıyla, Hintli bir Bilim İnsanını, aynı mı, görmeliyiz ?
Bütün toplumların, hantal, boş, tembel, hazırcı, suç işlemeye meyilli insanları vardır.
Bütün toplumların, yetenekli çalışkan, üretken insanları da, vardır.
Sermaye, kafatasçıların, ırksal özellik olarak gördükleri şeyi, geri plana atar ve yeteneği, insanın kendisini esas alır.
Sermaye için, Hintli, Afrikalı bir müteşebbisle, bir Bilim İnsanıyla, İngiliz bir müteşebbis, bir Bilim insanı aynıdır.
Sermaye, onun üretkenliğine, yeteneğine bakar, derisinin rengine, hangi soydan geldiğine bakmaz.
Bugün, Dünya Sermayesini, belli toplumların elinde tuttuğu söylenmektedir.
Bu, daha çok, o toplumdaki insanların, sermayeyi ellerinde tutma özelliği taşıdığı için geçerlidir, yoksa, aynı soydan geldikleri için değil.
" Para, pintide eğleşir. "
Sermaye, sermayeyi üreten, çoğaltan, koruyan insanlarda, toplumlarda, birikir.
Hem, bu özellikleri taşımayıp, hem de, ülkemiz zenginleşsin, biz, Dünya'nın en gelişmiş ülkesi olalım demenin bir anlamı, olabilir mi ?
Sermaye, sermayeyi üretme ve çoğaltma yeteneği dışındaki bütün farklılıkları, kan bağını, dinsel düşünceyi, kafatası farklılıklarını sıfırlar, etkisizleştirir.
Eğer, Siz ve ülkeniz, yokluktan kavruluyorsa, bazı ülkeler de, paralarını koyacak yer bulamıyorlarsa, bunu, ırksal özelliklerden çok, Sizin, toplumunuzun, sermayeye, hayata, üretkenliğe bakışında aramanızda fayda vardır.
Hem ırkçılık yapıp, dinsel ayrımları körükleyip, mezhepçilik yapıp, kan bağını öne çıkarıp, hem de, sermayenin üretkenliğinden faydalanalım, diyemezsiniz.
Modern sermaye toplumu olabilmek, bütün bunları, geride bırakmayı gerektirir.
Bunları yaparsınız yapmasına da, para, elinizde para olarak kalır, sermayeye dönüşmez, altta da, debelenip durursunuz.
Cafer Günday
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder